Evin penceresinden bakınca bir büyükşehirde olması gereken bütün ışıklı ve yüksek katlı binalar görünüyor. Ama gözleri yere doğru çevirince içinde çadırların kurulduğu, ateşlerin yakıldığı, kamp yemeklerinin pişirildiği, bıçakla ağaç kabuğu soymaktan, bir barınma alanı yaratmaya değin bir dolu eğitimin verildiği bir alan dikkati çekiyor. Ağaçların içinde, istasyon durağının hemen dibinde ve bir parka komşu. Bir mahalleye dahil, bir sokağın yamacına ilişmiş bir kamp eğitim alanı. Bazen minik çocuklar gelip tüm gün harika oyunlar oynuyor ve nefis yemekler pişiriyorlar. Bazen gençler sabaha kadar ateş başında şarkı söyleyip dans ediyorlar. Hemen her haftasonu dolu burası. İzlemesi ve dinlemesi de en az kamp yapanların aldığı denli zevk veriyor insana.
Biz kamp yapan ve buna bayılan bir aileyiz. Tüm ekipmanlarımız Türkiye`de elbette. Burada şimdilik bu imkanı yaratamadık. Ama hepimizin içinde sabah çadırın fermuranı açıp dışarı çıktığında insanın tüm ruhunu saran o heyecan ve yenilenme hissi harını kaybetmiş ama koru için için yanan bir ateş gibi yaşıyor. Tekrar gürül gürül çağlamak için zamanını bekliyor. Umarım çocuklarımla yeniden bir şekilde kamp yapma şansı bulurum hayatın bir noktasında yeniden.
Buenos Aires bir büyük şehir. Ülkenin çok büyük bir kesimi burada yaşıyor. Üstelik sürekli turist dolu. Buna rağmen coğrafi büyüklüğü ve muhteşem şehir planlaması sayesinde ne kalabalık ne de düzensiz hissettirmiyor. Şehrin merkezini saran bir dolu park ve caddelerini süsleyen muazzam ağaç ve bitkiler var. Yeni o kadar hayatın ve coğrafyanın içinde ki, insan bir süre sonra normalleştiriyor. Ama açıkçası Ayvalık gibi bir yerden gelmeme rağmen, hala yeşilin bolluğuna hayranlıkla şaşırıyorum. Doymuyor, doyamıyor Latin Amerika halkı ve bu muazzam bir şey.
Hepsi birleşince insan böylesi bir büyükşehrin tam da orta yerinde böyle etkin kullanılan bir kamp eğitim alanına şaşırmasında ne yapsın? Üstelik burası Türkiye’den epey de zavallı görünen bir ülke. Ah bir gelip görseler halkın büyük bir kesiminin yaşam durumunu ve ülkenin fiziksel koşullarını.
Bu yüzden gidip görebilmek önemli. Görelim ki bilelim ve kendi hayatımızın nasıl olabileceğine dair bir fikrimiz olsun. Bu fikre göre karar verip, çaba gösterelim. Daha azıyla yetinmek zorunda kalmayalım. Bize dayatılan koşulları normalleştirmeyelim.
Çünkü dünya büyük ve güzel. Yaşamanın bin türlü yolu var. Neden biz de iyisine layık olmayalım.