Her şeyi kontrol altında tutmaya çabalamanın yorucu ve umutsuzluğa sürükleyen bir tarafı var. Mesela diğerlerinin duygularını ve düşüncelerini değiştirmeniz pek mümkün olmaz. Havanın durumu, ülkenin hali, ekonominin berbatlığı sizin elinizde olmayan olaylardır. Duruma göre kendinizi ayarlayabilirsiniz sadece. Kaygılanmak, üzülmek, modu düşürmek bir işe yaramaz sizi üzmekten başka.
Ailede birinin morali bozuksa, kendisine dair bazı sıkıntıları varsa, kızgınsa, üzgünse, küsmüşse de pek bir şey gelmez elinizden. Durumu yumuşatmaya veya düzeltmeye çabalayabilirsiniz elbette. Ama esas olarak olayın başrolünde olan kişinin bu çabayı göstermesi gerekir. Diğer türlü bir sonraki olaya kadar ertelenen ve sizi çok yoran bir çaba olur. Çoğu durumda da işe yaramaz zaten.
Çocuklarda, özellikle ergenlerde durum biraz farklı esasında. Onların morali çok kolay bozuluyor ve aynı hızda da toparlanıyorlar. O nedenle genelde yanlarında olmak, konuşmak veya sadece anladığını belli etmek ve en önemlisi biraz soğumak için zaman ve mekan vermek yetiyor. Az önce bağıran, ağlayan çocuk birazdan mahcup ama nefeslenmiş olarak geliyor yanınıza. O noktada bir minik anlayış düğümleri çözmeye yetiyor. Zaten çocuk da sakinleşince olan biteni kendi gözüyle değerlendirme şansı buluyor. Ama eğer inatlaşır, küser, kavga ederseniz konu çıkmaz sokağa takılıyor. Şimdiye kadar öyle ya da böyle bu durumun ebeveyn lehine sonuçlandığını da görmedim. Bu tavır çocuğu uzaklaştıran, kızgınlığının soğumasına fırsat bulamadığı için çözümsüzlüğe veya daha fenası kabule götüren bir durum yaratıyor. Yani he he yapıyor çocuk ama gözünde size olan saygı ve sevgi azalıyor. Bu nedenle çok dikkat etmeli. gerçekten çocuğun güvenliğine dönük bir durum yoksa genelde alttan almak daha anlamlı ve işe yarar oluyor.
Bunları sadece iki ergen çocuğu olan bir anne olarak söylüyorum elbette. Onlarca uzman görüşü dinledim veya okudum. Bu nedenle işin uzmanını dinlemek gerektiğine inanıyorum. Ama insan zaman zaman içini dökmek, zaman zaman da kendi gibi aynı yolu yürümüşleri duymak istiyor.
Bir diğer yorucu durum ise diğer ebeveynin bu yolculukta takındığı tavır. Tamamen farklı bakış açıları ve davranışlar, iletişime ve gelişmeye kapalı bir tutum bir ergenden daha zor bir yolculuk demek. Üstelik kökleşmiş insan kalıplarını kırmak, yeni oluşanlara yön vermekten daha zor.
Yani okuyan anneler anladı, babalara sözüm yok. Çocuklar bambaşka ve kesinlikle bizden daha üstün bir başka boyutun insanları. Onları anlamaya ve bizi şekillendirmelerine izin vermek yetiyor genelde. Ama iş ebeveynlere gelince, biz bizi biliyoruz değil mi?