Hayallerin değiştiği o anları biliyor musunuz? Daha vakit ve enerji var diye düşünerek ertelenenlerin artık cazip gelmediği veya olası olmadığı anlaşılan o anlardan bahsediyorum. Sabahlara kadar süren otobüs yolculukları, bir sırt çantası ile uzak diyarlar, daha vakit var diye okunması ertelenen yüzlerce kitap, şimdi vaktim yok diye zaman ayrılmayan eğitimler, zevkli ama şimdi vakti değil diye uğraşılmayan hobiler. Çocuklar henüz küçük diye yapılmayan geziler, alınamayan kararlar.
Mesela ben Türkiye`yi daha çok gezmedim diye hayıflanıyorum şimdi. Hem vaktimiz hem de paramız varken Avrupa`da uzun bir araba-çadır gezisi yapmadığımıza üzülüyorum. Bunları hayal etmiş, üzerinde konuşmuş ve karar vermiştik teoride. Çoğunu planlamaya üşendiğimiz, çocuklar küçük, hatırlamazlar ileride diye düşündüğümüz ve daha çok zamanımız var, daha iyi koşullarımız olur inancına sarıldığımız için erteledik. Aslında ertelemek de denmez buna, yapmadık işte. Sonra ne oldu? Çocuklar büyüdü ve başka şeyler çıktı. Ekonomisi bizimki kadar çalkantılı bir ülkede parayı denkleştirdin mi yapacaksın arkadaş. Sonra vizesidir, döviz kurudur olmuyor işte. Aslında Buenos Aires`e taşınma kararından önce Yunanistan vizesi için belgeleri toparlamaya çalışmış, aracı kuruma gidip konuşmuştuk bile. Ama kısmet denen de bir şey var. Hayat bizi daha uzağa götürmek için plan yapıyormuş meğer. Ne gülmüştür ama biz okyanusun üstünde uçaktayken!
Peki Anadolu?
Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu turlarında çok gönlüm vardı. Hatta Göbeklitepe için ince ince bir plan da yapmıştım. Hangi kampta konaklanacak, hangi rotadan gidilecek, kaç gün sürecek diye. O da olmadı. O sene hastanede yatmalı uzun süren hastalıklar varmış meğer hayatın bizimle ilgili planlarında.
Şimdi aramızda okyanuslar ve kıtalar olan ülkemin bu güzelliklerini görme şansımın ne olduğunu düşünüyorum. Az bence. Çocuklarla beraber çok daha az hatta. Onlar büyüyecek, kendileri gezmek isteyecekler.
Yaşadıklarımızdan ders almalı
Hazır Güney Amerika kıtasındayken bu kıtayı biraz gezmeliyiz. Üstelik memlekete de dönesim yok gerçekten. Özledim mi ondan bile emin değilim. Bu başka yazının konusu olsun ama. Nedenlerini ve çocukların bu konuya bakışlarını incelemek ilginç oluyor.
Evet mevzuya dönersek, en kısa zamanda yaz planları yapmalı. Bu sefer kolaya kaçmadan, belki biraz uğraşarak ama detaylı, yakın, uzak veya ilginç demeden görülmesi gerekenleri listelemeli, biletleri, konaklamayı ayarlamaya başlamalı.
Yazması kolay, yapması zor. Ama imkanın varken, bıdı bıdı yapmak ne kadar itici ve gereksiz değil mi? Bu çukura dikkat etmek gerek. Bu sabah 4 gündür yataktan kalkamamanın verdiği sıkıntı ile gönlüm gidemediğim uzaklarda, gözüm önümdeki imkanlarda sanırım.
Bir de iş her zaman parada bitmiyor. Çok az parayla neler neler yapılabileceğini YouTube içeriklerinde biraz vakit geçirince, kitap okudukça, podcast dinledikçe daha iyi anlıyor insan. Kiminin parası çok, hayali yok, kiminin hayali kadar derdi de çok. Kiminin de umurunda değil hiçbiri.
Biraz uğraşmak gerek ama hayatla. Biraz sınırları zorlama çalışmak, zorluklardan, yanılgılardan, düşmekten korkmamak, göze alabileceklerimizi artırmak gerek. Yoksa öylesine yaşayıp gittiğimiz önemsiz ve tatminsiz hayatlar silsilesi…